Tanınmış türk yazarı, qadın hüquqları ilə bağlı saysız yazıların müəllifi Elif Şafakın yeni kitabı satışa çıxarılıb. Türk mediasının bildirdiyinə görə, yeni kitabda yazıçının qadın, yol səyahəti, ədəbiyyat və gündəlik mövzularla bağlı yazdıqları yer alıb.
Gönülden yazılmış her roman, her hikâye, her kelime
bir şemsparedir…
Güneş parçası…
Kararır gökyüzü bazen;
kasvetli bulutlar kaplar semayı.
Hayatın ritmi durağanlaşır, sohbetler bildikleşir,
içimizde birikir yalnızlık hissi.
Nasıl özleriz güneşi o zaman,
griler içinde aradığımız
bir tutam renk demeti.
Peri tozu gibi, inceden.
Gönülden yazılmış her roman,
her hikâye, her kelime
bir şemsparedir…
Güneş parçası…
Düşer omuzlarımıza,
kar tanesi gibi usulca,
yağmur gibi yıkar ruhumuzu, arındırır tozdan kirden tekdüzeliklerden…
Habertürk saytı Elif Şafakın iyunun 21-də satışa çıxarılan yeni kitabının giriş sözlərini oxuculara təqdim edib.
«Şemspare» ( şemspare-ərəb-fars sözüdür-günəş parçası, çox parlaq deməkdir) adlanan kitab yazıçının 2010-cu ildən bəri «Habertürk» qəzetində yayımlanan yazılarından ibarətdir.
60-a yaxın yazının toplandığı kitab Elif Şafakın bir az əvvəl yazdığı «Firarperest»in davamı hesab olunur.
Kitabı həmçinin M. K. Perker imzalı maraqlı illüstrasiyaların bəzədiyi deyilir.
252 səhifəlik kitab Doğan nəşriyyatında çıxıb.
Elif Şafakın bundan əvvəl çıxan məşhur romanları—«Aşk», «Iskender», «Araf», «Siyah süt», «Kağıt helva» , «Şehrin aynaları», «Pinhan» da bu nəşriyyatda çıxmışdı.
Çiçəyi burnunda kitabdan daha bir parçanı sizə təqdim edirik:
«Seviyoruz diyelim, birini seviyoruz, hem de ne çok, ne derin, ölesiye. O kişi de aynı şekilde aşkımıza karşılık veriyor diyelim. Ama sonra, zamanla, tavsıyor muhabbet, örseleniyor. Kazara delinmiş bir balon gibi sürekli hava kaçırıyor, küçülüyor. Giderek canlılığını yitiren bir ateş gibi sönmeye yüz tutuyor. Gün geliyor, sevdiğimiz insan bizden ayrılmak istiyor. İnanamıyoruz. Yıkılıyoruz. Kalbimizin etrafında bir yumruk, demirden zırh gibi sıkıyor, nefes alınca bile canımız yanıyor. Dayanamıyor, heyheyleniyoruz. Kabullenemiyoruz. Israrla onu elimizde tutmaya çalışıyoruz. Sinirleniyor, öfkeleniyor, hatta sözlü ya da fiziksel şiddete başvuruyoruz. Gururumuza dokunuyor, nefsimize ağır geliyor böyle terk edilmek. İnsanız ne de olsa. Etten ve kemikten ve billur bir kalpten müteşekkil».
Gönülden yazılmış her roman, her hikâye, her kelime
bir şemsparedir…
Güneş parçası…
Kararır gökyüzü bazen;
kasvetli bulutlar kaplar semayı.
Hayatın ritmi durağanlaşır, sohbetler bildikleşir,
içimizde birikir yalnızlık hissi.
Nasıl özleriz güneşi o zaman,
griler içinde aradığımız
bir tutam renk demeti.
Peri tozu gibi, inceden.
Gönülden yazılmış her roman,
her hikâye, her kelime
bir şemsparedir…
Güneş parçası…
Düşer omuzlarımıza,
kar tanesi gibi usulca,
yağmur gibi yıkar ruhumuzu, arındırır tozdan kirden tekdüzeliklerden…
Habertürk saytı Elif Şafakın iyunun 21-də satışa çıxarılan yeni kitabının giriş sözlərini oxuculara təqdim edib.
«Şemspare» ( şemspare-ərəb-fars sözüdür-günəş parçası, çox parlaq deməkdir) adlanan kitab yazıçının 2010-cu ildən bəri «Habertürk» qəzetində yayımlanan yazılarından ibarətdir.
60-a yaxın yazının toplandığı kitab Elif Şafakın bir az əvvəl yazdığı «Firarperest»in davamı hesab olunur.
Kitabı həmçinin M. K. Perker imzalı maraqlı illüstrasiyaların bəzədiyi deyilir.
252 səhifəlik kitab Doğan nəşriyyatında çıxıb.
Elif Şafakın bundan əvvəl çıxan məşhur romanları—«Aşk», «Iskender», «Araf», «Siyah süt», «Kağıt helva» , «Şehrin aynaları», «Pinhan» da bu nəşriyyatda çıxmışdı.
Çiçəyi burnunda kitabdan daha bir parçanı sizə təqdim edirik:
«Seviyoruz diyelim, birini seviyoruz, hem de ne çok, ne derin, ölesiye. O kişi de aynı şekilde aşkımıza karşılık veriyor diyelim. Ama sonra, zamanla, tavsıyor muhabbet, örseleniyor. Kazara delinmiş bir balon gibi sürekli hava kaçırıyor, küçülüyor. Giderek canlılığını yitiren bir ateş gibi sönmeye yüz tutuyor. Gün geliyor, sevdiğimiz insan bizden ayrılmak istiyor. İnanamıyoruz. Yıkılıyoruz. Kalbimizin etrafında bir yumruk, demirden zırh gibi sıkıyor, nefes alınca bile canımız yanıyor. Dayanamıyor, heyheyleniyoruz. Kabullenemiyoruz. Israrla onu elimizde tutmaya çalışıyoruz. Sinirleniyor, öfkeleniyor, hatta sözlü ya da fiziksel şiddete başvuruyoruz. Gururumuza dokunuyor, nefsimize ağır geliyor böyle terk edilmek. İnsanız ne de olsa. Etten ve kemikten ve billur bir kalpten müteşekkil».